16 Ocak 2020 Perşembe

SİNEMALARA SÖMESTR ETKİSİ #1

Öğrencilerin dört gözle beklediği bir Sömestr tatili daha geldi çattı. Sinemalar açısından bu sene daha sakin geçme ihtimalinin yüksekliği bir yana, iki ara tatil ilavesi Sömestr’ı alternatifli bir takvim haline getirdi. Buna rağmen yeni halkalardan Adaletin Kılıcı hariç iddialı bir filmin olmayışı önceki haftaların filmleri için yükseliş ya da alçak düşüş fırsatları sunacak gibi duruyor. Tüm bu ihtimallerin doğuracağı muhtemel sonuçlar için kasedi birkaç hafta geriye sarmak, Ocak başına dönmek gerekli.

Belli düzeyde açılışı olan filmler için yılın en verimli tarihlerinden biri olan 1 Ocak’ın bu seneki temsilcisi Baba Parası’nın 5 günlük nispeten düşük açılışı*, 10 Ocak filmleri için de rahat bir takvim yaratmıştı. Son sekiz senede Ocak’ın ilk haftasonunu lider bitiren filmin ikincisinde de koltuğundan inmediği gerçeği varken kritik önem taşıyan açılış dönemecinde –kuşkusuz Rafadan Tayfa 2’nin gösterişli performansının da katkılarıyla- lider açamaması Baba Parası için salon düşüş sinyallerini de beraberinde getirmişti. Bunun sonucunda da hem salon hem de seyirci sayısında yaşadığı %35’lik düşüş, Baba Parası'nı, Sömestr planlamasında bir adım geri bırakıyor. Buna rağmen Karakomik Filmler 2’nin ilkinde açılan yarayı onaracak görüntüyü vermemesi Baba Parası’nı tür içinde vizyondaki tek alternatif yapıyor. Avantajını kullanabilirse hafif bir düşüşle yoluna devam edebilir ancak bu seneki Sömestr kitlesinin de tür seyircisi olmayacak gibi durması bu ihtimali ne yazık ki azaltıyor.


Beş yıldır her iki haftasonunda da 1M seyirci barajının aşıldığı Sömestr tatilinin özellikle de animasyonlar için bulunmaz hint kumaşı olduğu aşikar. Geçen seneki zorlu günlere ve zayıf seçkiye rağmen bu istatistiğin bozulmaması ve Can Dostum/Ejderhanı Nasıl Eğitirsin 3’ün liderliği her iki örneği de açıklar nitelikte. Ardından milyona yakın açan Organize İşler 2* gelmesine rağmen kemik kitlenin Sömestr’ı sinemada geçirme planını ertelememesi bu yıl için de bir mesaj taşıyor. İşte tam da bu noktada Gamonya’nın tatmin edici bir yükseliş yaşaması muhtemel. Bir animasyon için çok anlamsız bulduğum 10 Ocak vizyonunda yalnızca 98k açması salon konusunda derin bir yara açacak olsa da hitap kitlesi dar alanda kısa paslaşmalarla organize olması için gayet yeterli. Bir ihtimal ilk gün seanslarının yetmeme ihtimali doğabilir, geçen seneki Can Dostlar’dan dezavantaj olarak Rafadan Tayfa 2 gibi bir fısıltı örneği var, seyirci B planı olarak onu seçebilir ancak formunu bulduğu takdirde haftasonu bu açığı kapatabilecek güçte.
Öte yandan performansı takdire şayan bir Rafadan Tayfa 2 vizyonda. Aralık sonunun negatif algısını –en azından animasyonlar için- açılışıyla yıkmayı başarması bir yana Ocak’ın ilk iki haftasonunda da dominant performansıyla yalnızca 17 günde 1.8M’a ulaştı. Belli bir kitleye hitap ettiği için bir yerde tıkanacak ancak bu yerin de tür için max. nokta olacağı aşikar. Hem de bunu aynı sezon içerisinde Kral Şakir 2 gelmişken yapması ayrı bir olay. Düşüşe geçeceği 4.haftasonuna Sömestr’ın denk gelmesi ise takviminin en büyük avantajı. Aralık sonu riskini alan filmler için 3 haftasonu zirvede kalabildikten sonra bu tabi ki hak edilmiş bir ödül. Tam da bu noktada Gamonya ile gireceği tatlı rekabet merak konusu. 


Bahsettiğimiz üç filmin yanı sıra sinemalar geçtiğimiz haftasonundan Sıfır Bir ve Biz Böyleyiz'e de sahip çıkmış durumda. İlkinin sayı, ikincisinin ise hacim olarak artışı söz konusu. İlk haftasonunda Sıfır Bir'e çekimser yaklaşan sinemalar seans sayısını 8-10'a çıkarmış durumda, Biz Böyleyiz ise tekte kalsa bile ufak salondan kurtulmuş, bu problemi Dolittle'a devretmiş konumda. Yine de beklenilenin aksine Biz Böyleyiz'den yükseliş göreceğimizi sanmıyorum -ki buna net bir ihtiyacı da yok. Sosyal medya PR'ı konusunda klasikten şaşmaması genç kitleyle arasındaki bağı kopardı. Diğer tatillerden farklı olarak Sömestr'da kitlenin aileyle değil arkadaş ortamıyla gitmesine alışığız, Biz Böyleyiz cephesinin fısıltıya kemik kitle üzerinde pozitif bir etkisi olmamışken %30-35 bandında bir düşüş bekliyorum. Sosyal medya yorumları pozitif ancak bunun çoğunlukla arthouse/fandom kitleden oluştuğunu unutmamak lazım.

Önceki haftanın bir diğer yapımı Sıfır Bir ise fısıltının en saf örneklerinden birisi. Hem arthouse hem de mainstream kitlesi filmi sevdi. Buradaki önemli kriter dizi hayranlarının -Cio yokluğunda- film hakkında ne düşüneceğiydi ve bu sınavı görünen o ki başarıyla geçti. Yaş sınırından dolayı Lise 3'den öncesini çekemeyecek ancak 11-12.sınıf öğrencilerinin gündüz desteği filme fazlasıyla yeter çünkü ilk haftasonunda 280k'lık performansını akşam seanslarına borçluydu. Yani zaten mesai sonu kitlesi cebinde, Sömestr'dan istediği tek şey gündüz seanslarına takviye yapması ve bu isteği de cevap bulacak gibi duruyor. Kırması zor bir ön yargısı var, bu ev sinemasına kadar yakasından da düşmeyecek ancak yorumlar bunu minimum seviyeye çekeceğini kanıtlıyor. Muhtemelen Sömestr'da yoluna yükselişle devam eder.


Peki ya haftanın yeni filmleri? İşte tam bu konuda geçtiğimiz senelere nazaran sinemalara bir eksi yazılacak. Seviyenin en dibi gördüğü geçen sene dahi çocuklar için Can Dostum ve Ejderhanı Nasıl Eğitirsin 3, yetişkinler için –bence hatalı bir karar olmakla birlikte- Çiçero gelmişti. Bu sene kağıt üstünde çocuklar için Dolittle örneği var, önceki senelerde Coco, Moana gibi fısıltı örneği Pixar işleri görmüştük ancak bu yapıdan uzakta bir aile işinin yerli olmadığı takdirde tutmasının zor olacağını düşünüyorum.

Önceki senelerden farklı olarak ‘Diriliş ve Kuruluş Osman’ın yapımcısından’ sloganına güvenen Türkler Geliyor: Adaletin Kılıcı gibi bir savaş filmi örneği var ve ön satışlarda harika bir performansa sahip. Bu tür işlerin gençleri toplamak için ya –Dağ 2, Nefes gibi- duygusal altyapıya ya da –Fetih 1453 gibi- okulların teşvikine ihtiyacı var. Yürütmek istediği PR anlayışıyla paralel fragmanına bakılırsa ilk seçenek siliniyor, ikincisi ise Sömestr’dan dolayı iptal ancak oluşan tabloya bakarsak da işini bunlara bırakmadan bitirecek. Ülkenin dört bir yanında Cuma akşam seanslarını fullemiş durumda. Özellikle de 5-10'ar kişilik grup halindeki satışı büyük bir katkı sağlıyor. Duygusal altyapıyı öne çıkarıp gençlerini de safına çekerek gündüz seanslarını kazansa acayip bir açılış yaratabilirdi ancak bu haliyle de ortaya çıkacak sonucu merakla bekliyorum.

Animasyon kategorisinin zayıf seçkilerinden birisi olarak Kuzular Firarda: Uzay Parkı da karşımıza çıkıyor. İlk filmini –ben de dahil olmak üzere- izleyenlerin çok sevdiği ortada ancak genele yayılması zor bir iş. Hele ki arkasından Rafadan Tayfa 2 ve Gamonya gibi iki güçlü örnek geliyorken öncekinin üstüne koyması zor, hatta altında kalması da muhtemel. Peki animasyonlar için en verimli tarih Sömestr iken ilkinde fısıltıyı çalıştırmış iş ikincisinde nasıl düşer? Bu noktada da devreye proje planlama giriyor. İlkine nazaran amatör duran bir afiş, bu fısıltının en büyük kaynağı olan youtube videolarıyla bağıntıyı kuramamak ve trendi kaçırmak. Bu üç sebep bir araya gelince ne yazık ki çocuk kitlesinin de öncelikli tercihi olmaktan çıkıyor.


Vizyonun yenilerine ek olarak iki komediden bahsetmek gerek: Karakomik Filmler 2 ve Feride. İlki fısıltıya bu denli negatif etki etmiş ve yasanın 5 ay sınırına da takılmamışken onu dijital ortama yaymadan ikincisini vizyona çıkarmak açılış için çok tehlikeli. Vizyon öncesi gelen pozitif yorumlarda seviye artışı olduğu net ancak açılışta belli bir standartın altında kalış fısıltı safhasına gelmeden işleri bitirebiliyor. Bu noktada Karakomik’in alternatifi de yokken işini en geç ikinci haftasonu çözmesi gerekli. Şimdilik açılış seyircisi oluşturmak için ekstra bir hamle ortada yok, muhtemelen 100-150k bandında gelecek açılışın fısıltıya zemin hazırlaması için haftaiçi seyircisinden kazanması gerekecek. Aslında anlatım tarzı gibi dijitale yaymaktan daha hafif bir çözümü de vardı ancak bu gözden kaçırıldı. Yani ilk filmin düşük gişesinin esas sorunu kötü olması değildi. Açılışı 220k gelmiş bir Cem Yılmaz filmini çok komik olmadığı sürece sinemaların elinde tutmayacağı bilinen bir gerçek, bunun akabinde yaşadığı %30’lük düşüş de işleri bitiriyor. Oysa ki burada bambaşka iki hikaye sunulduğu seyirciye aktarılabilise ve ‘GORA-AROG’ misali bağlayıcı ama ikinci film olmakla nitelendirilmemiş bir sunuş tarzı hazırlansa düştüğü kör kuyudan çıkabilirdi. İlk filmin esas sıkıntısı seyirciye yapmak istediklerini anlatamaması olmuşken ikincide de senaryonun değişeceğini sanmıyor, hatta bu kez 500k üstünün dahi çok zor olduğunu düşünüyorum.

Bir diğer komedi örneği Feride ise ünlü cameolarıyla bezense dahi komedi dinamiğinde sıkıntısı olan fragmanı yüzünden henüz oluşmadan açılış seyircisini bitirdi. Riskli tarihi –tıpkı Aslı Gibidir misali- belli düzeyden aşağıda gelen açılışında totali mahveder. Ertesinden Eltilerin Savaşı+Aşk Tesadüfleri Sever 2 de geliyorken işi ne yazık ki zor. Sosyal medya kitlesinden yediği linçle beslenmesini bilmemesi, besinini halen kemik kitlede araması işlerini daha da zorlaştırıyor. Keza hedeflediği kitle fagman itibariyle Feride'nin Deliha’dan farklı kalır yanını bulamıyor. Peşi sıra Deliha’nın başrolünden daha ilgi çekici bir konseptte iş geliyorken de Feride’nin 100k sınırını aşabileceğini sanmıyorum.


Son olarak önceki yıllara nazaran daha agresif bir takvim haline gelen Sömestr’ın ertesinden bahsetmek gerekiyor. Bir yanda çok sevilen bir serinin ikinci basamağı, Aşk Tesadüfleri Sever 2; diğer yanda son zamanların en etkin PR’ını yapan Eltilerin Savaşı var. Birbirlerini beslemeleri zor gözükse de tür içi ayrım 14 Şubat’a kadar minimum ölçekte karmaşaya yol açacaktır. İşte tam bu noktada yılın en kritik günlerinden biri olan 14 Şubat’a hangisinin fısıltıyı çalıştırmış halde gireceği önemli. Bence Aşk Tesadüfleri Sever 2’nin fısıltı ihtimalini hiç düşünmeden 14 Şubat’ı tercihlemesi hem açılıştaki salon sayısı hem de hedef kitlesi açısından çok daha efektif olurdu. Keza Ocak sonu kemik kitlesi sağlam olan bir yer değil, zayıf bir fragmanla yola çıkmışken açılış oluşturmak için yalnızca seri ismi yetmiyor. Kalan 15 günde yeni bir şeyler sunmazsa Aşk Tesadüfleri Sever 2’nin açılışta 100k bandını aşacağını sanmıyorum. Bu da -ne kadar sevilirse sevilsin- ikinci haftasonunda salonlarının düşmesine, üçte de değişmeli oynamasına yol açacak. Haliyle 14 Şubat avantajını da kullanamadan Eltilerin Savaşı’na armağan etmiş olacak.
Aslında işlerin Eltilerin Savaşı için iyi gitme nedenlerinin altında da bu armağan yatıyor. İlk filminde dahi 1.5M'u aşması ve üç filmdir yükseliş(1.5M-1.9M-2.1M) yaşaması Gupse Özay isminden bir beklenti yaratılmasının en büyük sebebi. Öncesinde Görümce ile seyirciyi yakaladığı yerden devam etmesi ise seri devam havası yaratmış durumda. Buna ek olarak eltiler arası rekabetin daha kızışkan olması ve fragmanda bunu sağlıklı bir dille, abartıya kaçtığı sahnelerde de komediyi elinden kaçırmadan sunması arkasına sağlam bir açılış getirdi. Son zamanlarda sosyal medyayı bu kadar efektif kullanan başka bir iş olduğunu da sanmıyorum. Bunun katkısını gişede maximum ölçekte görecektir. Kısacası bu filmde de başrolün yükselişine devam edeceğini bekliyorum, seyircinin komediye hasret kaldığı bir dönemde Bayi Toplantısı ile birbirlerini iyi besleyip ikisi de 2M basamağını aşacaktır.


Not: Vizyon tarihi son anda ertelenen Peri: Ağzı Olmayan Kız'ın 7 Şubat'ta vizyona gireceği duyruldu. Kemik kitlenin -özellikle de bu türde bir film için- maximum noktada olduğu bir tarihi vardı ancak gelen 16 sınırı bazı şeyleri zora sokuyordu. Muhtemel Sıfır Bir/Gamonya yükselişi de sinemalar için ek seans düşüncesini akıllara getiriyorken Peri için salon konusunda belli bir sayıdan üstü zordu. Yeni tarihi de fazla salon alabilecek bir ortamda değil ancak Sömestr'a nazaran daha iyi. Bu tür işlerin kemik kitle kaybını göz önüne alarak yaz vizyonunu tercihlemesi, orada kendi kitlesini yaratmaya çalışmasını daha sağlıklı görüyorum. En azından üç haneli salon sayısını bulup düşük açsa bile yerli örnekleri kısıtlı olduğu için kendisine bir şans daha doğurabiliyor.

 *923.663, via @boxofficeturkey
 *493.355, via @boxofficeturkey
 *579.064, via @boxofficeturkey