Dünya genelinde 5.5 aylık aranın ardından sinemalara derin nefes aldırması muhtemel bir film, Tenet, geliyor. Asyadan Avrupasına kadar dünyanın her yerindeki sinemalar için odak noktası olan film, 26 Ağustos itibariyle seyirciyle buluşacak. Peki hangi pazarlar Tenet için öncesinde seyircinin ayağını alıştırdı, hangisi ilk kez onunla ayağa kalkmayı bekleyecek?
Öncelikle geçtiğimiz haftaya kadar en garanti pazar olarak görülen Güney Kore'den başlayalım. Pandemi sürecinde sinemaları kapatmayan ender ülkelerden birisi olan Kore, sinemada normalleşme adımlarını Haziran'ın ilk haftası Intruder, ikinci haftası Innocence ile atmıştı. Bu sırada bilet fiyatlarında $5 gibi ciddi bir indirim yapılmasının artıları gözlemlenirken esas performans Haziran sonunda #Alive'a saklanıyordu. İlk beş gününde $7.4M(=1M seyirci) hasılat elde eden Alive, bu beklentileri karşılarken endüstrinin asıl beklentisi elbette yazın kalan iki ayındaydı. Dünya çapında yankı uyandıran Train to Busan'ın devam filmi olan Peninsula, 15 Temmuz'da vizyona girerken beklentiler de elbette yüksekti. Bu beklentilerin hakkını veren Peninsula, beş günde $13M(=1.8M seyirci) hasılatla pandemi sonrası rekoru kırarken Tayvan, Singapur gibi çeşitli Asya pazarlarına da nefes aldırdı. Ağustos başı itibariyle çeşitli Avrupa sinemalarında da vizyona giren filmin performansı ne yazık ki Greenland, Unhinged gibi Hollywood işlerinin yanında sönük kaldı. Kore'de kurtuluş reçetesinin üçüncü aşamasında ise Steel Rain 2 vardı. 29 Temmuz'da liderlik bayrağını Peninsula'dan alan film, beş günde $7M hasılatla sinemalara nefes aldırmaya devam etti. Bu sürecin son filmi olarak vizyona giren Deliver Us from Evil ise beş günde $14.9M'luk müthiş performansının ardından Kore'yi yeni normalde adeta zirveye taşıdı.
Tüm bunların sonucunda Tenet cephesinde Kore'deki beklenti haklı olarak artmasına rağmen geçtiğimiz günlerde kötü bir haber geldi. Ülke genelinde artan vakalar sonucu %70'lik salon kapasite oranı %50'ye indirilirken haftanın merakla beklenen komedisi The Golden Holiday, son anda vizyon tarihini erteledi. Aynı zamanda günden öncesinden tükenen Tenet'ın IMAX biletleri de askıya alınmak zorunda kaldı. Şimdilik Kore'de vizyona girip girmeyeceği ve potansiyelinde kayıplar verip vermeyeceği soru işareti. Kısacası geçen hafta en 'garanti' pazar olarak görülen yer bir anda tehlikeli hale dönüştü.
Tüm bunların sonucunda Tenet cephesinde Kore'deki beklenti haklı olarak artmasına rağmen geçtiğimiz günlerde kötü bir haber geldi. Ülke genelinde artan vakalar sonucu %70'lik salon kapasite oranı %50'ye indirilirken haftanın merakla beklenen komedisi The Golden Holiday, son anda vizyon tarihini erteledi. Aynı zamanda günden öncesinden tükenen Tenet'ın IMAX biletleri de askıya alınmak zorunda kaldı. Şimdilik Kore'de vizyona girip girmeyeceği ve potansiyelinde kayıplar verip vermeyeceği soru işareti. Kısacası geçen hafta en 'garanti' pazar olarak görülen yer bir anda tehlikeli hale dönüştü.
Haftasonunda sinemalara en güzel haber ise Çin'den geldi. Cannes pazarında 'Çin işi Dunkirk' olarak adlandırılan, $80M bütçesiyle dikkat çeken savaş filmi The Eight Hundred, ilk üç günde $82M hasılat elde etti. Çin'de fısıltıyı çalıştırabileceğine inanan filmlerin yaptığı gibi bir hafta öncesinden -gece seanslarında- özel gösterime başlayan film onları da hesaba katarsak açılışta $116M'a ulaştı. Ayrıca dün $22.5M gibi müthiş bir performans daha sergileyen film, bugün(25 Ağustos) Sevgililer Günü nedeniyle %20'lik bir artış daha yaşayarak $27.5M elde etti. Lokal box office tahmin sistemi Maoyan'a göre filmin totalde $385-390M'a ulaşması bekleniyor. Yine de Maoyan'ın genellikle abartılı tahminleriyle bilindiğini düşünürsek $285-290M arası bir total görmemiz muhtemel.
Çin'de Tenet öncesi sinemalar için bir güzel haber daha var. Normal şartlarda 14 Şubat'ta vizyona girmesi beklenen Love You Forever, vizyon tarihini 25 Ağustos'a ertelemişti. Sevgililer Günü seyircisini kazanmayı hedefleyen film bugün $39M hasılata lider açarken beklentilerin($25-30M) de üstüne çıktı; totalde ise $90-95M'luk bir performans bekleniyor. Bu iki film sayesinde Tenet'ın 4 Eylül'de vizyona gireceği Çin, yeni normale en hazır pazar halinde. Açılıştaki beklenti $45-50M, totaldeki beklenti ise $110-115M sularında. Bu da kısıtlı kapasiteye rağmen Dunkirk'in 1.5 katı yüksek performans anlamına geliyor.
Vizyon tarihi henüz belli olmayan Arjantin, Bolivya, Kolombiya gibi ülkeleri saymazsak Tenet'ın vizyona en geç gireceği ülke olan Japonya'dan gelen sonuçlar da fena değil. 17 Temmuz'da vizyona giren From Today It's My Turn'un pandemiye rağmen beşinci haftasının sonunda $42.4M gibi müthiş bir performans sergilemesi bir yana Confidence Man JP Princess ve Doraemon 40'dan aldıkları ek takviye de büyük bir artı sağladı. Bu saydığımız filmlerin hepsinin anime olması bu haftasonu vizyona giren ilk anime dışı iddialı film Ito'nun performansını da kritik hale getirmişti. İlk üç günde $2.2M gibi beklenti altı performans getirse de Tenet için Japonya'daki asıl sıkıntı başka bir yerden gelecek. Pandemi döneminde WB'un bu denli geç vizyon tercihi muhtemelen 21-24 Eylül arasını kapsayan Yaşlıları Anma+Ekinoks tatilleridir ancak 16'sında Violet Evergarden gibi yılın en iddialı animelerinden biri geliyorken bu tatilden istediğini çıkartabilir mi? Doğrusu pek sanmıyorum çünkü geçtiğimiz sene bu tatilin büyük kısmını Hit Me Anyone One More Time! almışken bu sene yabancı bir filmin istediğini alması zor. Elbette Chinese New Year gibi yabancı filmlerin potansiyelinin sıfırlandığı bir tatil değil ancak filmi dört hafta bekletmeye değecek bir tatilin olduğunu hiç sanmıyorum. Fısıltıyı çalıştırmadığı senaryoda, muhtemelen sinema çekimi de yayılmışken ne yazık ki açılış çok düşecektir.
Tenet'ın ön satışlarda en etkili olduğu ülkelerin başında gelen Birleşik Krallık'ta Inception'dan gelen sayılar da hayli olumlu. Sinemaların açıldığı Temmuz ilk haftasonu ile geçen haftasonu arasında %453'lük çok ciddi bir artış söz konusu. Bu haftaki sayılar henüz açıklanmasa da Inception'ın yeniden vizyonunun geçtiğimiz haftasonu 313 salonda €207k hasılat getirmesi beklentileri de haliyle arttırdı. Eğer UK, Tenet için en yüksek getiriyi sağlayan Avrupa pazarlarından biri olabilir ve Asya gişesi de beklenen ölçütte gelirse asıl güvencesi UK olan No Time to Die için yeni bir ertelenme görmeyebiliriz.
Avrupa'da en yüksek seyirci sayısına sahip ülkelerin başında gelen Fransa, yerli bir aile filmi olan Les Blagues de Toto sayesinde bir nebze de olsa toparlanmış durumda. İlk haftasonunda 193k seyirci toplayan film, ikinci haftasonuna %51 artışla 398k'ya yükselmişti. Üçüncü haftasonunda da 205k seyirciyle liderliğini sürdüren film kuşkusuz ki Tenet öncesi sinemalar için derin bir nefes oldu. Filmin gelenekçi yapısı ve bu yapının seyircide karşılık bulması sayesinde yaşadığı ikinci haftasonu artışı, Tenet için de beklentileri haklı olarak arttırmış durumda. Ön satışa baktığımızda bu beklentileri de karşılaması muhtemel. Günler öncesinden tükenen IMAX biletlerinin yanı sıra 2D seanslara da ilgi şimdiden çok yüksek. Pandemi döneminde sinemalar gişe yerine online bilet alımına yönlendirse de Fransa'da ön satış halen çok yaygın değilken bu performansı güzel sayıların habercisi diyebiliriz.
Avrupa'nın bir diğer büyük pazarı Rusya, sinemalarını en geç açan ülkelerden birisi olması nedeniyle şimdilik nispeten düşük bir ilgiye sahip. Bu yıla tüm zamanlar rekoru kıran The Peasant sayesinde çok güçlü başlayan Rusya'da geniş kapsamlı açılış Ağustos başı yapılırken ilk yerli film olarak geçtiğimiz hafta Krasotka! vizyona girdi ancak ilk üç günde sadece 17.827 seyirciyi sinemalara çekebildi. Bu hafta ise Greenland'ın 96.179 seyircilik gösterişli lider performansı Tenet için beklentileri de arttırmış gözüküyor. Aynı zamanda Kore gişesinin toparlanma yolundaki en güçlü adımını atan Peninsula'nın 30.764 seyircili ikinciliği de fena sayılmaz. Bunun üstüne Perşembe günü vizyona girecek olan Cosmoball'den de beklentiler yüksek. Saydığımız üç filmin 3 Eylül'de Tenet'ın vizyona girmesinden önce Rusya seyircisinin ayağını alıştırması muhtemel.
Avrupa'daki en hazır pazar haline gelen İspanya'da ise beklentiler haliyle çok yüksek. Geçtiğimiz senenin en çok izlenen yerli filminin devamı niteliğindeki Father There is Only One 2'ın 29 Temmuz'da vizyona girmesiyle birlikte sinemalar derin bir nefes almıştı. Dördüncü haftasında da liderliği kimselere kaptırmayan film bu süreçte €8M(=1.5M seyirci) hasılat elde ederek İspanya'yı yeni normalde zirveye taşıdı. Ayrıca bu performansın verdiği güçle Voces, La boda de Rosa gibi yerli filmlerin vizyona girmesi ve fena sayılmayacak performans getirmeleri de büyük bir artı oldu. Tıpkı Tenet'ın yapacağı gibi Çarşamba vizyonunu tercihleyen Father There is Only One 2, ilk gününde €460k gibi hayli ciddi bir performans sergilemişti. Muhtemelen Tenet'tan gelecek sonuçlar da bu seviyede olacak.
Tenet'ın 26 Ağustos'ta vizyona gireceği bir diğer iddialı pazar Almanya'ya dönersek toparlanma yolunda attığı adımlar zayıf olsa bile ön satıştaki performans gayet iyi gidiyor. Orta ölçekli yerli işlerden Max und die wilde 7, fena sayılmayacak bir performans sergilese de bunu üç hafta içinde düzenine koyamaması, yani bir artış bir azalış dalgalanması yaşaması sinemaların da güven konusunda arka sıraya yazmasına neden oldu. Ön satışlara bakarsak Almanya için ilk gün 85-90k'lık hatırı sayılır bir performans bekliyorum. Bu performansı sağlayacak olan ise elbette uçuk salon sayısı ancak bunun önümüzdeki hafta sıkıntı olma ihtimali var. Keza After We Collided, ciddi bir beklentiyle gelirken Almanya forumlarında sinemalardan da hayli yüksek salon sayısı talep ettiği konuşuluyor. Benzer haberleri geçtiğimiz hafta Tenet için de duyduğumuzu düşünürsek haftaya seanslarda ilginç durumlar ortaya çıkabilir.
Rotamızı İskandinavya'ya çevirirsek karşılaştığımız tablo bir tık daha pozitif. Normalleşme sürecinin ardından yerli filmlere ağırlık verilen İskandinavya'da Tenet'ın ön satışlarının bu denli güçlü olmasının altında da aslında bu neden yatıyor. Danimarka'nın normalleşme sürecindeki ilk adımı olarak vizyona giren Blokhavn iki ayda 92.675; Undtagelsen, 1.5 ayda 144.079 seyirciyi sinemalara çekti. Bu ikisinin ardından 13 Ağustos'ta vizyona giren Vores mand i Amerika ise 12.297 seyirciyle açılışını yaparken ikinci haftasında seyirci sayısını 57.390'a çıkardı. Bunlar elbette güçlü sayılar değil ancak -tıpkı diğer birçok ülke gibi- Danimarka'nın da güvendiği filmlerin baharı beklediğini düşünürsek gayet tatmin edici performanslar. Tenet için ön satışlarda ise fena sayılmayacak bir ilgi var.
Danimarka'nın ardından Norveç'e geçersek tablonun bu hafta daha da iyileştiğini söylemek yanlış olmaz. Temmuz ayında çok zor bir zaman geçiren, %65'lik düşüş yaşanan Norveç'te merakla beklenen Borning 3'in durumu belirsizliğini korurken Tottori'den nefis bir iyileşme geldi. Norveç sinemalarının Tenet'tan fazla odaklandığı ve potansiyeli hayli yüksek olan Borning 3'in 30 Eylül'de vizyona girmesi planlansa da geçtiğimiz hafta filmin yapımcısı yaptığı açıklamada salonlarda seyirci artışı görmedikleri takdirde filmi geri çekeceklerini söylemişti. Vizyona girdiği 3 Temmuz'dan beri liderliğini devam ettiren Knerten og Sjoormen için Norveç endüstrisinde şimdiden 'yazın galibi' dense de ardından gelen performanslar daha rahatlatıcı oldu. Prömiyerini 7 Ağustos'ta yapan bir diğer aile filmi Tottori! Sommeren vi var alene, fena sayılmayacak bir performansla lider açmasına rağmen 14'ünde vizyona giren Greenland'e liderliği kaptırması ve 3662 seyircilik düşük performansıyla moralleri bozmuştu. Buna rağmen bu haftasonu 22.000 seyirciyle, yani üçüncü haftasonunda ilk iki haftasındaki seyircinin toplamından dahi fazlasıyla liderliği tekrardan geri kazanması yüzleri epey güldürdü. Tenet öncesi sinemalar derin bir nefes alırken Borning 3, Knutsen&Ludvigsen 2 gibi Eylül'ün iddialı yerli filmleri de ertelenmeyi rafa kaldırmış gözüküyor.
Hollywood hakimiyetinde olmasıyla bilinen İzlanda'dan gelen haberler de gayet pozitif. Geçen sene yerli filmler anlamında en sıkıntılı senelerinden birini yaşayan İzlanda'da en çok izlenen film 12k'yı aşkın seyircisiyle Agnes Joy olmuştu Hollywood hakimiyetindeki pazarlar için sıkıntılı olan bir dönemde vizyona giren yerli komedi Amma Hofi, İzlanda endüstrisi için kurtarıcı oldu. Temmuz'da vizyona giren film yedinci haftasonunda dahi liderliğini sürdürürken toplam seyirci sayısını ise 20.009'a çıkardı. Geçen sene normal koşullarda dahi böyle bir performans sergileyen yerli bir film olmadığını düşünürsek müthiş bir başarı olarak nitelendirmek yanlış olmaz. Amma Hofi'nin performansı iyiden iyiye düşmeye başlamışken Tenet için çok güzel zamanlama da diyebiliriz; seyirciyi teşvik eden bir yerli film de çıkmışken İzlanda, potansiyelini tam yansıtabileceği pazarlardan biri konumunda.
İskandinavya'da son olarak Finlandiya'ya değinmek gerekirse onlar için de 21-24 Ağustos haftasonunun gayet güzel geçtiğini söyleyebiliriz. İlk güçlü toparlanma adımının 31 Temmuz'da Pelle Svanslös ile atıldığı pazarda 7 Ağustos'ta sırasıyla Eden ve Lasse-Maijan etsivatoimisto'un performansları sinemaları iyice umutlandırmıştı. Geçtiğimiz hafta Greenland'in nispeten sönük performansla aldığı liderlik biraz soru işaretleri oluştursa da bu hafta Seurapeli'nin 7.765 seyirciyle elde ettiği liderlik umutları tekrar geri kazandırdı. Şimdilik bütün gözler Tenet'ta olmakla birlikte Seurapeli'nin seyirciden tam not almasıyla birlikte önünü kesip kesmeyeceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz.
*İsveç'te bu hafta vizyona giren Berlinale seçkisinden Always Amber seanslarını takip edebildiğim kadarıyla gayet iyi bir performans sergilese de herhangi bir kaynaktan gişe verisi bulamadığım için dahil etmedim, öncesinde de pek iddialı bir performans yok zaten.
Rotamızı tekrardan Orta Avrupa'ya çevirirsek bu haftasonunun en kârlı pazarlarından Çek Cumhuriyeti'nden başlamak lazım. Avrupa'daki ilk normalleşme adımlarını atan ülkelerin başında olan Çek Cumhuriyeti'nde bu haftaya kadar iki iddialı yerli film vizyona girmişti: 3Bobule ve Havel. Haziran sonunda vizyona giren 3Bobule, şarap imalatçısı bir ailenin hikayesine odaklanırken seyircileri sinemalara çekmek için bazı sinemaların girişte şarap ikram ettiği haberlerini görmüştük. Totalde 238.839 gibi bulunduğu şartlar içinde hayli iddialı bir sayıya ulaştığını düşünürsek bu hamle başarılı da olmuş gözüküyor. Bir diğer iddialı film Havel ise Çek tiyatro yazarı ve aynı zamanda 1993-2003 arası Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı görevini üstlenen Vaclav Havel'in yaşamına odaklanıyor. Beklentinin hayli yüksek olduğu film üç haftada 126.158 seyirciyle beklentilerin bir tık altında kalsa dahi sinemaların ayakta kalmasını sağladı. Bu hafta vizyona giren Berlinale Speical seçkisinden Cherlatan ise sinemalar için çok derin bir nefes oldu. Toplamda 221 salonda vizyona giren film ilk üç günde 59.073 seyirci tarafından izlendi. Geçen haftanın lideri Trolls'e nazaran %345'lik bir artış yaşayan lider performansının yanı sıra gelen yorumlar da pozitif. Tıpkı Finlandiya'daki Seurapeli gibi Çek Cumhuriyetinde de Cherlatan'in fısıltıyı çalıştırması Tenet'ı ne kadar etkileyecek merakla bekliyorum ancak kuşku yok ki kademeli yerli film planları sayesinde Çek Cumhuriyeti, Orta Avrupa'nın yeni normale en hazır pazarlarından biri haline geldi.
Cherlatan'ın lider açtığı bir diğer Orta Avrupa pazarı Slovakya'da da işler hafiften yoluna girmeye başlıyor. Yakından takip edenlerin bildiği gibi Çek Cumhuriyeti ile Slovakya çoğu filmin birlikte vizyona girdiği ülkeler olduğu için lider açması gayet olağan. Slovakya'nın Şubat'ta tüm zamanlar açılış rekoru kıran The Scumbag sayesinde büyük umutlarla başladığı bir yılın buralara evrilmesi moralleri epey bozsa da bu hafta vizyona giren iki filmin(Cherlatan ve The Wretched) 5k'yı aşkın seyirciyle açılışlarını yapması güven depoladı. Aslında bir Çek filmi için Slovakya'da 6.436 seyirciyle açmak bu şartlarda dahi iyi bir performans olmayabilir ama The Wretched, Stesti je krasna vec gibi filmlerden dolayı salon sayısının 64'te kaldığını belirtmek lazım. Tıpkı Çek Cumhuriyetindeki gibi Slovakya'da da Cherlatan'ın fısıltıyı çalıştırmasının Tenet'ı nasıl etkileyeceğini merak ediyorum.
Diğer Orta Avrupa ülkelerinde ise stabil bir tablo karşımızda. Macaristan'da 30 Temmuz'da vizyona giren Pesti Balhe, dördüncü haftasonunda da liderliğini korurken performansının giderek düştüğünü söylemekte fayda var. Bu haftasonuyla birlikte totalde 60000 seyirciye ulaşan filmin artık miadını doldurmuş olması sinemaların da salonlarının çok büyük bir bölümünü Tenet'a ayırmasını sağladı. Geçtiğimiz sene seyirci sayısı ülkemize en yakın pazar olan Polonya'da ise yerli film noktasındaki noksanlık sinemalar için büyük bir sıkıntı. Şimdilik Scooby'in fena sayılmayacak performansıyla idare edilse dahi Tenet, bazı şeylerin başlangıcı olacak. Yine de 4 Eylül'de Petla'nın gelecek olmasının Tenet'ı ne denli etkileyeceğini merak ediyorum. Üç senedir Botoks, Women of Mafia ve Polityka ile düzenli olarak yılın en çok izlenen ikinci yerli filmine imza atan Patryk Vega'nın imzasını taşıyan Petla'dan endüstri beklentisi de haliyle yüksek. Aynı zamanda 11'inde After We Collided'in ve Mulan'ın geleceğini düşünürsek Tenet'ın salon bulma konusunda en zorlanacağı pazarlardan birisi Polonya olabilir. Tenet'ın yarın vizyona gireceği bir diğer pazar olan İsviçre'de ise tıpkı Polonya gibi Scoob sayesinde sinemalar ayakta kalmaya çalışıyor. Aslında 2020'nin gişe anlamında en etkili başladığı ülkelerden birisi İsviçre'ydi. Yerli pazar payının %6.3 ile en düşük olduğu Avrupa ülkelerinden birisi olan İsviçre'de bu yılın başında Platzspitzbaby, 300k sınırını geçerek adından sıkça söz ettirmişti ancak pandemi döneminde böyle iddialı bir film çıkmadı. Yine de bu senenin İsviçre adında Berlinale'de yarışan filmlerinden Schwesterlein, Tenet'ın hemen ardından, 3 Eylül'de sinemalara bir nefes daha aldırabilir.
Geçen sene vizyona girip 279.041 seyirci çeken Variaçoes dışında son yıllarda yerli film çıkarmakta zorluk çeken, %4.2 yerli pazar payıyla Avrupa'daki en düşük seviyelerde olan Portekiz'de ise tüm gözler haliyle Tenet ve peşi sıra gelecek Hollywood filmlerine çevrilmiş durumda. Bu haftanın lideri 8984 seyirciyle üçüncü haftasındaki Belçika filmi Bem-Vindos a Africa olurken Tenet'ın sinemalardan çok fazla salon alması zor olmayacak. Ön satışlar da aslında fena sayılmaz ama Tenet'tan sonra Portekiz sinemalarını hangi film(ler) ayakta tutacak? Yerli pazar payı %10'un altındaki onlarca Avrupa pazarı için ne yazık ki cevabı pek de olumlu değil.
Bu yıla De beentjes van Sint Hildegard'ın rekorluk €6.1M ve 1917'in €9.8M'luk performansları sayesinde çok iyi giriş yapan Hollanda'da sular şimdilik durgun olsa da Tenet'ın ön satışları hayli dikkat çekici. Tenet'ın en geç vizyona gireceği ülkelerden Meksiksa ise 10 Eylül öncesi orta ölçekli yerli filmlerle seyircileri alıştırmaya devam ederken bu haftasonundaki sonuçlar yüzleri bir nebze de olsa güldürdü. Geçen sene No Manches Frida 2 ve Mirreyes contra Godinez gibi adını tarihin en çok izlenenleri arasında yazdıran yerli filmlerle yüzlerin güldüğü Meksika'da bu haftasonuyla birlikte pandemiden sonra ilk kez bu kadar yüksek seviyeler görüldü. Yerli gerilim filmi Cuidado Con Lo Que Deseas, $1.5M hasılatla ikinci sırada açarken lider Scoob, $5.5M ile açılışını gerçekleştirdi. Geçen haftasonu lideri The Hunt'ın yalnızca $925k ile bu pozisyona ulaştığını düşünürsek Tenet öncesi Meksika'dan gelen haberler de hayli olumlu.
Pandeminin en çetin geçtiği Avrupa ülkelerinden İtalya'da toparlanma süreci de bir hayli sancılı geçiyor. Yılın başında Tolo Tolo, €8.7M'luk açılışıyla rekora imza atmışken gelinen süreç epey sancılı geçse de Tenet'tan beklentiler epey yüksek. Bu haftasonunun lideri €23k hasılatla Onward olurken bir diğer Amerikan filmi Gretel ve Hansel ise €16k ile ikinci sırada yer buldu. İtalya sinemasının Tenet sonrası kurtuluşu için ise gözler elbette Checco Zalone'ye çevrilecek. İtalya tarihinin en çok izlenen dört filminde de imzası bulunurken bu yıl Tolo Tolo ile açılış rekorunu yenilemişti. İtalyan seyircisini yeni normalde sinemalara çekebilmenin daha kolay yolu yok.
Son olarak ülkemizdeki beklentilerden söz etmek gerekirse bence ön satış performansı epey iç açıcı. Sinemalar açılalı üç hafta olsa da yerli filmlerle desteklenmediği ve Avrupa'nın çoğu ülkesinin aksine Greenland, Unhinged, Peninsula gibi pandemi dönemi filmleri de gelmediği için ne yazık ki 3000 seyirciyi geçen bir film göremedik. Tıpkı Avrupa gibi bizde de Tenet'tan çok iyi bir performans gelecek ancak bizim izlememiz gereken rota onlardan epey farklı. Örneğin Greenland bizde yeterince çalışabilecek bir film değil. Benzer istikamette After We Collided, Orta Avrupa'da büyük bir beklentiyle vizyona girecekken bizde belli bir eşik değerden ötesini görmesi zor. Hal böyleyken Tenet'tan sonra -Polonya, Danimarka gibi- yerli filmlere bakmamız gerekecek ancak yılın geri kalanında Azizler ve Rafadan Tayfa 3 haricinde iddialı bir yerli filmimiz yok. Onların da vizyona girip giremeyeceği belirsizken Tenet tarafında beklentim ne kadar yüksekse Tenet sonrası dönemde beklentim o kadar düşük. Hele ki Avrupa'nın geri kalanının yaptığı sonbahar planlamalarıyla kıyaslarsak..
*Vizyon tarihi henüz belli olmayan Güney Amerika ve Afrika ülkelerine dair düşüncelerimi ve gelişmeleri tarihi açıklandığı zaman twitter hesabımdan paylaşacağım.