Geçtiğimiz gün gelen No Time to Die ertelenmesiyle birlikte ABD başta olmak üzere yerli pazar payı düşük birçok Avrupa ülkesinde sinemalar tekrardan kapanma eşiğine geldi. İşin bizi doğrudan ilgilendiren kısmında ise maalesef haberler üzücü. Ekim başına gelmemize rağmen sinemalara giden toplam seyirci sayısı 30 bini aşmıyor. Bu da geçen yılın 39.haftasonuna nazaran %90 düşüş demek. Muhtemelen bu sayı Ekim itibariyle daha da artacak; geçen sene Joker ve Kral Şakir sayesinde 40.; 7.Koğuştaki Mucize sayesinde 41.haftasonunda 1M seyircinin rahatlıkla aşıldığını görmüştük. Bu haftasonu vizyona girmesi beklenen Unhinged'ın son dakika ertelenmesiyle birlikte iyice boşalan vizyondan en iyi ihtimalle düşüş gelmese bile geçen seneye nazaran düşüşümüz %95-96 bandını bulacak. Neyse, daha fazla negatif verilerden ilerlemek yerine rotayı Avrupa'ya çevirmekte yarar var. Eylül ortasıyla birlikte çoğu Avrupa ülkesinde vaka sayısı rekor seviyeye gelmesine rağmen Ağustos-Eylül'de kurdukları düzen sayesinde sinemaları ayakta tutacak kadar seyirci getirebiliyorlar. Peki bunlar hangi pazarlar? Yakından inceleyelim.
4 Ekim 2020 Pazar
Avrupa Sinemalarında Pandemi Dönemi #1: Eylül-Ekim
Pandemi döneminde Avrupa sinemasının gelişimi demişken listenin ilk sırasına -UNIC 2019 verisine göre en çok seyirci çeken 7. pazar olan- Polonya'dan başlamakta yarar var. Sinemaların 6 Haziran'da yeniden açılmasına rağmen Temmuz sonuna kadar eski filmler ve haliyle düşük rakamlarla devam ettiği Polonya'da düzlüğe çıkmak noktasında ilk adım Scoob'dan geldi. O zamana kadar VOD'e çıkan bir diğer animasyon Onward'ın sönük lider performansıyla sinemalara tabiri caizse boşa salon açtıran tam sekiz hafta geçmişken 24 Temmuz'da gelen Scoob, ilk üç günde 60.797 seyirciyi sinemalara çekerek hem sinemaları rahatlatmış hem de yerli yapımcılara ciddi bir teşvik sağlamıştı. Bundan sonra Scoob, peş peşe %50'yi aşan düşüşlerle yoluna devam edince Polonya sinemaları için tekrardan kara bulut dolaşmaya başlamıştı. Ta ki Ağustos sonuna kadar... Yerli pazar payı %28.8 olan Polonya'nın haliyle kurtarıcı değil basamak olarak gördüğü Tenet, ilk üç günde 54.070 seyirciyle VOD'e çıkan Scoob'dan dahi düşük açsa da Polonya sinemaları tekrar umutlanmıştı çünkü -belki de bu performans sayesinde- Petla'dan bir erteleme gelmedi. Üç senedir düzenli olarak yılın en çok izlenen ikinci filmine imza atan Patryk Vega, pandemi döneminin kurbanı olan ilk filmi Bad Boy'un ardından Petla ile 4 Eylül'de seyirciyi selamlarken sinemalara da derin bir nefes aldırdı. İlk üç günde 178.360 seyirciyle pandemi dönemi açılış rekorunu kıran film ayrıca ay sonunda gelmesi beklenen 25 lat niewinnosci'ye de güçlü bir mesaj iletti. İkinci haftasonunda Petla'dan %50'ye yakın düşüş gelmesine rağmen Polonya sinemalarında moraller yüksekti çünkü hem After We Collided hem de Mulan, 60.000 sularında açarak total gişeyi yükseltmişti. Sinemaların bir daha Haziran'daki kara döneme dönmesine izin vermeden 25 lat niewinnosci vizyona girerken Cumartesi günü vaka sayısının pandemi dönemi rekoruna, 1002'ye çıkması seyircide ciddi bir soru işaretleri yarattı ve 125.331'lik nispeten düşük ama diğer Avrupa ülkelerini düşünürsek yadsınamayacak bir performansla açılışını gerçekleştirdi ama asıl performansını ikinci haftasonuna taşımayı da ihmal etmedi. Vaka sayısının 1500'leri gördüğü 25-27 Eylül haftasonunda sinemaların beklentisi haklı olarak düşse de fısıltısı çok güçlü çalışan 25 lat niewinnosci, %17 yükselişle sinemalara adeta bayramı yaşattı. Bu bayramın yanında ilk üç serisi yaklaşık 8.5M izlenen Listy do M. 4'un fragmanının yayınlanmasıyla birlikte sinemalar için güneş iyice belirginleşti.
Vaka sayısı hızla artıyorken Hollanda'yla benzer bir şekilde kapasite sınırını düşürme gibi önlemler gelecek mi bilemiyoruz ancak görünen tabloda Polonya, pandemiyle en güçlü yarışan Avrupa sinemalarının başında geliyor. Tüm bunlara ek olarak peş peşe gelen çekim haberleri de pastanın kreması ancak vaka sayısının dün 2300'ü aştığını düşünürsek her an her şey olabilir.
Charlatan
Orta Avrupa'dan devam edersek pandemi döneminin en güçlü yerli pazarlarından Çek Cumhuriyeti'ne ayrı bir parantez açmak gerekli. Bir yandan Slovakya'ya desteğiyle de hayat kurtaran Çek Cumhuriyetinde sinemalar Avrupa'nın geneline nazaran erken bir tarihte, 30 Nisan'da açılsa da ilk haftasonu eski filmleri izlemek için sinemalara yalnızca 3657 seyirci gelmişti. Yaklaşık altı hafta 20-25 bin seyirci arasında mekik dokuyan ülkede sinemalar tekrardan kapanacak raddeye gelmeye yaklaşmışken önce Bourak'ın 16.021'lik açılışıyla lider performansını iyileştirmesi ve 25 Haziran'da 3Bobule'ın 33.067 seyircilik gösterişli açılışıyla seyirciyi selamlaması sinemalar için altın değerindeydi. Düşüşünü %20-25 bandına sabitleyebilecek derecede fısıltıyı çalıştıran 3Bobule, yanına gelen V siti 18+, Scoob gibi filmlerin desteğiyle sinemaları ayakta tutup 23 Temmuz'da gelen Havel'in 32.511 seyircilik açılışı tekrardan heyecan uyandırmışken vaka sayılarının hızlı artışı sinemalar için pek de olumlu sinyaller vermiyordu.
Çek ve Slovak sinemalarında gözler 2018'in en çok izlenen filmi olan What Men Want'ın uyarlandığı kitabın yazarı Radka Trestikova'nın bir diğer romanının uyarlaması Babovky'in performansına çevrilmişken 2944 gibi günlük rekor sayıdaki vaka sayısına rağmen vizyona girip girmeyeceği büyük soru işaretiydi. Sinemalara destek olmak için bu engeli yok sayan film ilk üç günde 64.839 seyirci tarafından izlenerek pandemi dönemi rekorunu kırarken sinemalara da ciddi bir destek sağladı ancak akıllara da bir soruyu getirmeden edemedi; ya pandemi olmasaydı? Yerli pazar payının %24.2 olduğu bir pazarda çok daha iyisini başarabileceğine şüphe yok ama şimdi vizyona girmese pandemi sonrası vizyona girebilecek sinema bulamayacağının da bilincinde bir tercihti ve başarılı da oldu.
Yazının daha da uzamaması adına adım adım yer veremedim ama Charlatan ve After We Collided'in güçlü açılışlarının da Tenet sonrası Babovky öncesi ciddi bir artı kattığını es geçmemek gerek.
Felkészülés meghatározatlan ideig tartó együttlétre
Orta Avrupa'nın yerli film anlamında en kısır pazarlarından Macaristan'da ise yüzler epey asık. Düzenli veri akışı sağlamak konusunda epey sıkıntılı olan, UNIC'in 38 Avrupa ülkesinde veri akışı sağlayamadığı tek ülke olan Macaristan'da 2018'de yerli pazar oranı %6.1 idi. İlk açılışı 25 Haziran'da yapsa da en büyük zincir Cinema City'nin 4 Temmuz'da salonlarını açtığı Macaristan'da ilk haftanın lideri Jessica Chastain'li Ava olurken yalnızca 6.399 seyirci çekebilmesi sinemalar için Tenet'a kadar zor bir dönemin sinyallerini veriyordu.
Onward, Greenland gibi yabancı filmlerin gelişiyle %5-10'luk küçük de olsa yükselişlerle idare eden Macar sinemaları için ilk güzel haber -tıpkı Polonya gibi- Scoob'dan gelmişti. Vizyona girdiği 27-29 Temmuz haftasonunda 24.857 seyirci çeken film bir önceki haftasonunun toplam gişesini tek başına elde etmişti. Scoob'un bu performansını bir hazırlık olarak gören sinemalar için asıl beklenti %6'lık düşük paya rağmen haklı olarak yerli filmlerdi. Farklı farklı onlarca ülkede sinema zincir sahiplerinin röportajlarını takip ettiğimde hepsinin ağzında tek bir fikir ortak; yerli film olmadan bu süreç atlatılamaz.
Sinemaların yüksek beklentisiyle gelen ilk iddialı yerli film Pesti Balhe'in performansı ise ne yazık ki hayal kırıklığı oldu. İlk üç günde 16.760 seyirciyle açan film fısıltıyı da pek çalıştıramayınca tüm gözler üç hafta sonraki Tenet'a çevrildi. Sinemaların haklı beklentisi karşılayan film ilk dört günde 71.213 gibi tatminkar bir açılışla sinemaları selamlasa da devamı için soru işaretlerini de beraberinde getirdi. Bir önceki sene benzer seyirci sayısını yakaladığı Çek Cumhuriyeti bu kadar yüksekte seyrederken Macaristan'ın Tenet sonrası -Charlatan gibi festival festival dolaşan- yerli filmi Felkészülés meghatározatlan ideig tartó együttlétre'in da katkısıyla ne yapacağı ayrı bir soru işaretiydi tabi. Diğer Orta Avrupa ülkeleri gibi Macaristan'a da Tenet sonrası ilk destek After We Collided'den geldi. İlk üç günde 39.913 seyirci çeken AWC'in yanına 11.305 seyirciyle açan New Mutants'ın geldiğini ve Tenet'ın ikinci haftasonunda 29.735 seyirci daha çektiğini düşünürsek Macar sinemaları için Eylül başını pandemi dönemindeki altın çağ olarak niteleyebiliriz ancak sonrası hızlı bir düşüşten ötesi olmayacaktı.
Aradan geçen bir ayın ardından Macaristan'da vaka sayılarının yükselişiyle ters orantıda seyirci sayısında -elbette film eksikliğinden dolayı- düşüş devam ediyor. Yine ilk dördü Hollywood filmlerinin oluşturduğu pazarda düşüş devam ederken yeni gelen erteleme haberleriyle birlikte nasıl bir planlama izleneceğini zaman gösterecek.
Meine Freundin Conni
Rotayı pazar payının %6.3 gibi çok düşük bir seviyede olduğu İsviçre'ye çevirirsek buradaki sonuçlar Macaristan'dan da daha karamsar. Sinemaların 4 Haziran'da açıldığı İsviçre'de vereceğimiz rakamların ilk 10 film için geçerli olduğunu belirtmek lazım çünkü public olarak sadece ilk 10'un rakamları açıklanıyor ancak 10'dan sonraki filmlerin üç haneli rakamlarda olduğunu düşünürsek bu major bir fark da yaratmıyor.
Sinemaların yeniden açılışının ilk haftasonunda Gentlemen'ın liderliğinde 19.258 seyirciyi ağırlayan İsviçre sinemaları komşularıyla eşdeğer, hatta yerli pazar payının düşüklüğünü düşünürsek gayet iyi sayılabilecek bir açılışla başlamıştı. Aslında kaseti biraz geriye sarıp ek bir bilgi vermek lazım çünkü pazar payının bu düşüklüğüne rağmen 2020'nin başında Platzspitzbaby kısa sürede 250.000 seyirciyi aşarak bu sene bazı verilerin değişebileceği sinyallerini vermişti. Uzun vadede %50'yi aşmak da elbet sıkıntı ancak artık Avrupa pazarları %10'un altında yerli pazar payıyla işlerin yolunda gitmeyeceğinin ve bunun artması gerektiğinin farkında. Tekrardan pandemi dönemine dönersek açılışın ikinci haftasonunda yine Gentlemen'ın liderliğinde bu kez 22.009 seyirciyi ağırlayan İsviçre sinemaları için daha toparlanamamışken üçüncü haftasonuyla birlikte işler daha da kötüleşti. Sayıların gittikçe düştüğü, Temmuz başında 7.537 kadar düşük sayıyı gördükleri pazara ilk desteği 3.338 seyirciyle Scoob sağlamaya çalışsa da bu da çok düşük bir sayıydı. Tenet'ın ilk üç günde 32.641 seyirciyle açması kısmen yaraları iyileştirse de peşinden gelen düşüşlerle birlikte İsviçre halen toparlanamamış pazarların başında geliyor. Geçtiğimiz haftasonu yeni yerli animasyon Meine Freundin Conni'in yükselişi bir parça umut aşılasa da gerçekçi olmak gerekirse -Alman filmlerinden yeterli desteği alamıyorken- İsviçre sinemalarının düzlüğe çıkması zor gözüküyor.
Tenet
Almanya'yı altı büyük pazar listesinde ayrıca değerlendirmek gerekeceği için Orta Avrupa defterini kapatıp komşularına geçersek çoğunda durum şimdilik kötü. Düzenli veri paylaşmak konusunda epey sıkıntılı bir pazar olan Sırbistan'da Tenet'ın sadece ilk üç gün seyirci sayısı açıklandı; 13.819. Tarihin en çok izlenen üç filminin de başrolü olan Milos Bikovic'in bu yıl Rusya'da yaptığı ve Ocak sonunda Rusya tarihinin gişe rekorunu kıran The Peasant sayesinde yıla nispeten iyi başlayan Sırbistan sinemalarında normal şartlarda dahi 13.819 düşük bir sayı değil ancak hem Tenet'a dair beklentileri hem de yerli film konusundaki sıkıntılarını düşünürsek yeterli görmek pek mümkün değil. Geçtiğimiz aylarda Bikovic'in Juzni Vetar 2 müjdesini vermesi Sırbistan sinemaları için hayli güzel bir haber ancak 2021 baharına kadar kaç sinema açıklanmayacak kadar düşük sayılara rağmen ayakta kalabilir? Büyük soru işareti.
Seyirci sayısının geçen sene Sırbistan'la çok yakın olduğu Hırvatistan'a dönersek durumlar şimdilik gayet iyi ama Hollywood filmleri ertelenmeye devam ettiği takdirde onlar da benzer duruma düşecektir. 39.haftasonunda toplamda 29.435 seyirciyi sinemalara çekmesi pandemi döneminde idare edebilecek bir sayı ancak yerli pazar payının %4.3 olduğunu ve No Time to Die'ın da ertelendiğini düşünürsek geleceği pek de parlak görünmüyor.
Bir diğer komşu ülke Ukrayna'ya geçersek durumlar saydığımız diğer ülkelerden çok daha iyi durumda. Yerli pazar payının %6.8, yani hayli düşük olduğu bir diğer pazar olduğu için gelecek adına pozitif sinyaller almak yine zor ama beşinci kez üst üste haftasonunda 140.000 seyirciyi aşmaları büyük avantaj sağlıyor. Buradaki kırılma noktaları ise elbette Tenet. İlk üç günde 121.057 gibi hayli iddialı açılışa imza atan filmin peşinden gelen After We Collided(73.724), Mulan(55.903) ve Greenland(59.768)'in yüksek açılışları sinemaları da ayakta tutmaya yetiyor. Vaka sayısının her geçen gün yeni bir rekoru kırmasına rağmen seyirci bandında Ukrayna sinemalarının 140-150k'dan pek düşmemesi de Tenet'ı basamak olarak gören planlamalarının bir getirisi ancak yerli filmlerden destek alamıyorken bu ne kadar uzun vadeli olabilir? Muamma.
Alles is zoals het zou moeten zijn
Pandemi dönemini gayet verimli geçiren İskandinavya öncesi dinlenme molasını Hollanda ve Portekiz'de vermekte fayda var. Tenet'a en ciddi desteği sağlayan Avrupa pazarlarından Hollanda'da vaka sayılarının artmasına rağmen seyirci sayısının stabil kalmasında yerli komedi Alies is zoals het zou moeten zijn'in lider olamasa bile istikrarlı performansının katkısı büyük. Seyirci sayısı açıklanmadığı için hasılatı bilet ortalaması olan €9.1'a bölerek yaklaşık olarak hesapladığımı belirtmekle birlikte sinemaların açıldığı 4 Haziran'da sinemalara yaklaşık 118 bin seyirci gelmişti. Bilet ortalamasında bir sapma mı oldu da bu denli yüksek geldiğini anlayamasam da peşinden gelen düşüşlerle birlikte 80 binlere inen seyirci sayısı sinemalar için ciddi bir sıkıntı yaratabilirdi. Neyse ki Temmuz başında seyircileri selamlayan Scoob'un liderliğinde tekrardan yüksek sayılara ulaşıldı ve 150 bin seyirci barajı aşıldı. Bir süre daha aynı seviyede giden Hollanda sinemaları için Tenet yaklaşık 173 binlik açılışıyla adeta gövde gösterisi yaparken toplam seyirci sayısını da 350 binlere getirince sinemalar için müthiş bir ay sonu olmuştu. Şimdi geriye dönüp baktığımızda halen yaklaşık olarak 200 bin seyirci haftasonunda sinemalara gidiyor ancak Hollanda'da önlenemeyen vaka artışı yeni tedbirleri de beraberinde getirdi. Özellikle de salon başı kapasite sınırının 50'den 30'a inmesi sinemaları büyük bir tehlikeyle baş başa bırakabilir.
Hollywood hakimiyetindeki bir diğer pazara, Portekiz'e dönersek oradaki tablo da saydığımız ülkelere yakın. Sinemaların 4 Haziran'da seyircileri yeniden karşıladığı pazarda ilk haftasonu toplam seyirci sayısı yalnızca 900 idi. Geçtiğimiz sene toplam seyirci sayısının 15.5M, yerli film pazar oranının %4.2 olduğu pazarda ilk ciddi hareketlenme ise açılıştan sekiz hafta sonra Fransa/Belçika ortak yapımı Bem-Vindos a Africa vesilesiyle geldi. Diğer ülkelerde geçtiğimiz yılın sonunda vizyona giren film Ağustos'un ilk haftasonunda 7.697 seyirciyle açması bir yana ikinci haftasonunda yaşadığı %24'lük yükselişle Tenet öncesi sinemaların az da olsa yarasını sarmıştı. Ağustos sonunda gelen Tenet, ilk üç gün sonunda 38.367 ve peşinden gelen After We Collided, 36.885 seyirciyle açınca işler düzelse de gelecek adına senaryo burada da iyimser değil. 39.haftasonunda artan vaka sayılarına rağmen seyirci sayısının 50 binde sabit tutulması şimdilik gayet iyi ancak yerli film desteği olmadan belli bir seviyenin ötesine ilerlenmesi de zor gözüküyor.
Druk
Son olarak İskandinavya'ya değinmek gerekirse Danimarka'ya ayrı bir başlık açmak gerekir. Geçtiğimiz sene %23.3 ile bölgesinin en yüksek yerli pazar oranına sahip Danimarka'da sinemalar 21 Mayıs'ta yeniden açıldığında tüm gözler ta o zamandan Druk'a çevrilmişti. Sekiz sene önce Danimarka sinemalarında rekor açılışa imza atan ve sonradan fısıltıyı da çok güçlü bir şekilde çalıştıran The Hunt'ın yönetmeni Thomas Vinterberg'i yeniden Mads Mikkelsen'le buluşturan filmin harika geçen gişe yolculuğuna değinmeden önce kaseti biraz geriye sarmak lazım. İlk olarak Vildland'ın geldiği ve 2.474 seyirciyle açtığı pazarda ilk ciddi hareketlenme 25 Haziran'da gelen Blokhavn'ın 12.350 seyircilik açılışıyla yaşanırken hemen bir hafta sonra gelen Undtagelsen'in 26.938 seyirciyle sürpriz bir sonuç elde etmesi sinemaların yüzlerini epey güldürdü. Bu noktada vaka sayısının azlığının da etkisi elbette büyük ancak yerli film noktasında bu kadar planlı ilerlenmişken bunu sadece vaka sayısına bağlamak da doğrusu haksızlık olur. Diğer Nordik ülkeler gibi Danimarka'da da gişe verileri açık paylaşılmadığı için yabancı filmlerin performansına dair elimizde net bir veri yok, oradan da elbet ciddi performanslar gelmiştir ancak Deadline'ın haberine göre Tenet'a en yüksek salon ortalaması Danimarka'dan gelmiş. Tenet öncesi sinemalara soluk aldırmaya gelen bir diğer yerli film Vores mand i Amerika'nın 12.297 seyirciyle açması bir parça hayal kırıklığı yaratsa da fısıltıyı çalıştırıp sonradan 200 binlere kadar yaklaşması elbette yılın iddialı performansları arasına adını yazdırdı. Komşu ülkelerinde tablo stabil ilerlemesine rağmen Danimarka'da çeşitli nedenlerden Eylül sonunda günlük Covid-19 vaka sayısı rekor seviyeyi görmüşken Druk'ın nasıl bir yol izleyeceği de merak konusuydu. Zor olanı, yani vizyona girmeyi seçen film ilk üç günde 88.966, ön satışlar dahil 102.366 seyirciyle açması sinemalara çok derin bir nefes aldırırken vaka sayısının düşmesiyle birlikte performansını arttırma ihtimali de sinemalara ayrı bir umut veriyor. Bunun yanı sıra Ekim sonunda yılın en iddialı filmlerinden Erna I Krig, Aralık başında ise Lille Sommerfugl'ın geleceğini ve bunlara ek olarak Kasım'da iddialı aile filmlerinin olduğunu düşünürsek Danimarka için oluşan tablo hayli olumlu. Elbette No Time to Die gelse büyük de bir avantaj olacaktı ancak kim bilir belki de Shorta o eksikliği kapatarak ciddi bir sürprize imza atar?
Knutsen & Ludvigsen 2
Danimarka'dan aldığımız ışığı Norveç'e çevirirsek cümleleri biraz daha kısa tutmak gerekecek çünkü ne yazık ki veri akışının çok düzensiz olduğu bir pazar. Geçen sene 11.3M seyirciyi ağırlayan pazarın yerli filmler noktasında -Danimarka'ya göre- sıkıntılar çekeceği ortadaydı ancak kapasite sınırının %30'da sabitlenmesi işleri daha da zorlaştırdı. Film&Kino'nun ekstra destek açıkladığı, sinemaların tekrardan kapanacak noktaya geldiği bir dönemde, yani geçen haftasonu vizyona giren yerli animasyon Knutsen & Ludvigsen 2 belki bir kurtarıcı olmadı ama adeta ilaç gibi geldi. İlk üç günde 41.603 seyirciyle açarken aynı gün Borning 3'den gelen 14 Ekim açıklaması ve ön satışların başlaması da pastanın kreması oldu. Norveç gişesi için durumlar elbette Borning 3 ve sonrasında yerli yapımcıların izleyeceği rotaya bağlı ancak işin detaylarını merak edenler için pazar hakkında yaptığım floodu buradan okuyabilirsiniz.
Finlandiya'da da işler yolunda gitse de asıl kurtarıcı olması beklenen Tove'in bu haftasonu vizyona girdiğini ve bir diğer Nordik ülkesi İsveç'in haber sitelerinde dahi herhangi bir gişe verisi paylaşmadığını düşünürsek yazıyı şimdilik bitirmek gerekiyor. Önümüzdeki günlerde Tove, Jim Knopf ve Borning 3 başta olmak üzere Avrupa sinemalarının güvendiği filmlerin performanslarına ve altı büyük pazarın gelecek planlamasını derinlemesine inceleyeceğim yazıda görüşmek üzere.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)